13 Mart 2012 Salı

Uykuya Bakış

Uyku ne güzel şey. Vazgeçilmez tatlı gerçeğimiz. Fazlası da aptallaştırır insanı ama olmadan olmaz. Uyku dinç tutar, uykusuzluk yıpratır. Soğuk yatağa girmenin huzursuzluğu pek hoş olmasa da sabaha karşı vücut sıcaklığına gelmiş hali paha biçilemezdir. Hele ki erken kalkmanız gerekliyse daha da bağlanırsınız yatağa.

Bir de herkesin en rahat ettiği yatış şekli vardır. Eller yastığa sarılmış, bacağın biri dizden kırılarak yana doğru açılmış yatış biçimi benim favorimdir mesela. En sevmediğim de oturarak uyumaya çalışmaktır. Uyumak demiyorum, uyumaya çalışmak. Özellikle otobüs seyahatlerinde karşılaşılan durumdur bu. İnsan kafasını nereye koyacağını şaşırır. Uyku bastırır, gözler kapanır, tam dalmak üzereyken kafa, freni patlamış kamyon gibi aşağıya salıverir kendini. Çene tam göğüse çarpacakken geliriz kendimize, tek gözümüzü zorla açarız. Hoş, o da şaşı bakar ama yine de inatla uyumaya çalışırız. Kaldırırız kafayı yeni baştan büyük bir kararlılıkla. Yolculuk bitene kadar bu böyle devam eder. Bu savaşta yenik düşme olasılığı da oldukça fazladır. Bu durumda uykunun en derinlerinde gezerken kafanın ne halde olduğunun farkına bile varmayız. Tabi uyandığımızda bir kaç gün sürecek boyun tutulması da o uykunun bize çıkardığı acı faturadır.

Gece su içer misiniz bilmem. Ben genelde içerim, her zaman değil ama. Bazı geceler yatmadan önce yanıma su almayı unuturum. Uyku ve susuzluk arasında seçim yapmamı gerektirecek durum işte bu zaman oluşur, çünkü en çok su almayı unuttuğum geceler susarım ben aslında. Uykunun en tatlı yerinde susuzluktan kıvransam, sağımdan soluma dönmeye bile üşenirken nasıl olur da mutfağa giderim. Çok zor bir karardır bu, Morpehus'un kırmızı ve mavi hapları gibi birini seçmek gerekir. Bir tarafta uykuyu iki dakikalığına kesmek, diğer taraftaysa suyun boğazdan mideye gidişini hayal ederek uyumak.

Gece bir an olsun uyandınız, öyle çok da soğuk bir hava yok diyelim, uykunun kalitesini arttırmanın bir numaralı formülü yastığı ters çevirmektir kesinlikle. Isınan taraf gider, serin ve mutluluk veren yastık değer buruşan yüzünüze. Uykunun kalitesini arttırır resmen.

Sanırım erkekler daha çok sever yatağın soğuk kalan taraflarını. Tertemiz bir yatağın içinde vücudun pek ulaşamadığı noktalar genellikle serin kalır. Belki ilk girişte bu soğukluk itici gelebilir ama sabaha karşı ısınan yatakta soğuk kalmayı başaran kısımlar çöldeki bir vaha gibidir. Hayat verir insana, başka bir boyut katar uykuya.

Millet olarak severiz uykuyu, tembelliğimiz de buradan gelir. Akdeniz ikliminin etkisi kesinlikle en önemli faktördür. Uyku konusunda siesta yapanlarla yarışamayız belki ama ayakta uyumakta üstümüze yoktur. Hem ayakta uyur hemde rüyalar görürüz. İktidarı da muhalefeti de rüyalarda yaşar memleketimde.

Rüyalara girersek hiç çıkamayacağız işin içinden. En iyisi bitirmek. Bugün de böyle olsun. Yazılabilecek başka şeyler de mevcuttur illaki uyku hakkında. Ne yapalım onlarda başka zamana..

İyi uykular =)

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...